PKK terör örgütü, Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde görevli Dr. Abdullah Biroğul’u öldürerek hepimizin canını yaktı.

Bu vahşete her kesim tepki gösterdi, açıklamalar yapıldı.

PKK’nın öldürdüğü kişinin, tıp hizmetinden dönerken öldürülen bir doktor olması nedeniyle, en büyük tepkiyi Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) göstermesi beklenir değil mi?

Hiç de öyle olmadı. TTB yayınladığı mesajda ne PKK’dan ve ne de terörden söz etti.

TTB yaptığı yazılı açıklamada, öldürülen doktor Biroğul için; “Kendi aracıyla seyir halinde iken uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir” diyerek olayı basite indirgemeye çalıştı.

Sanki şunu demek istercesine; “Abartılacak bir şey yok. Görevi başında öldürülmemiştir!”

Açıklamasının diğer bölümlerinde TTB; toplumsal barıştan, can güvenliğinden, sorumluların ( sanki kim olduğunu bilmiyormuş gibi) bulunarak adalete teslim edilmesi gerektiğinden vs, söz etmiş…

Şu işe bakın ki, PKK terörizmini yönetenler bile bu cinayeti kendi adamlarının yaptığını söylemelerine rağmen, TTB, PKK’nın adını ağzına almamıştır.

Sadece, “öfkeyle kınıyoruz!” diyerek, PKK’yı bu ölümden sorumlu tutmamaya çalışıyor gibi davranmıştır…

TIP KURUMU’NDAN TTB’YE…

TTB’nin bu duyarsızlığına karşı Tıp Kurumu bir açıklama yaparak TTB’yi yani Türk Tabipleri Birliği adındaki örgütü Türk tabiplerine şikayet ediyor…

Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer açıklamasında şöyle diyor; “PKK bir meslektaşımızı öldürüyor ve hekimlerin çatı örgütü, PKK’yı kınayamıyor! TTB Cumhuriyetimizin temel değerlerine ve ulusal bütünlüğümüze aykırı bir tutum içindedir. Hekimlerin büyük çoğunluğu Cumhuriyetin temel değerlerini savunur. Ama ne yazık ki TTB bu kitleye yabancılaşmıştır ve PKK’yı kınayamamaktadır.”

YURTSEVER HEKİM ÖRGÜTLERİ

TTB, ülkemizi bölmeye çalışan terör örgütüne, bir doktoru öldürdüğü için tepki vermiyor/veremiyorsa da, Türkiye’de yurtsever olan tabip örgütleri de var.

Bunlardan biri de İzmir Tabip Odası. Bu tabip örgütü yaptığı yazılı açıklamada; “…Meslektaşımız Abdullah Biroğul’un, ayrılıkçı terör örgütü PKK’lılar tarafından öldürülmüştür… Bu cinayeti lanetliyoruz… Ülkemizin bağımsızlığı, birliği ve kardeşliği için etnik ayrılıkçı teröre karşı mücadeleye devam edeceğiz” diyor.

Bir başkası da Denizli Tabip Odası.

Onlar da yaptıkları açıklamada; “Asker polis ve sivil canlarımıza kasteden terör örgütü PKK’yı, destekçilerini ve teröre göz yumanları bir kez daha lanetliyoruz,” demiştir.

Buradaki, “…teröre göz yumanları lanetliyoruz,” sözlerinin öyle yenilip yutulacak sözler olmadığını sanıyorum.

TTB SAĞLIKLI ELLERE GEÇMEZSE…

Görüldüğü kadarıyla ülkemizi, oldukça sancılı bir gelecek bekliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından uygulandığına inanılan ‘kaos’ politikası, bu sancının şiddetini daha şimdiden artırmış görünmektedir.

Bu büyük tehlike karşısında, büyük kitle ve meslek örgütlerine çok iş düşecektir.

Ama ne yazık ki, bunlardan biri olan TTB, Türkiye’nin en büyük baş belası olan ve cinayetlerine yeniden başlayan PKK’ya karşı tavır almamakta hatta ondan hiç söz etmeyerek bir “dolaylı koruma” yoluna gitmektedir.

Bu durum karşısında, tüm tabip odalarının bir araya gelerek TTB’ye “organize tepki” göstermeleri gerektiği yönünde hekimlerin beklentisi vardır.

Eğer geniş katılımlı bir tepki olursa, bugünkü TTB yöneticileri ya ayaklarını denk alacak, ya da çekip gideceklerdir.

HİKMET BORANLARIN TIBBİYESİ

Tıbbiye, Tıbbiyeli Hikmet Boran’ları yetiştiren bir yuvadır ve yurtseverliğinin kökleri çok derindir. Böylesine ülke sevgisiyle dolu olan insanların tepe örgütü başka yolda gidiyorsa, onun hesabını soracak olanlar yine hekimler olacaktır.

Bir meslektaşımız PKK tarafından öldürülünce işte bu TTB;

Hem ‘görev başında öldürülmemiştir’ anlamı çıkarılabilecek bir açıklama ile cinayeti hafifletmeye çalışmış…

Hem de bu cinayeti PKK’nın işlediğini adeta saklayarak, gerçeklerin üzerine yatmaya çalışmıştır.

Yazık ki ne yazık!

Suat Çağlayan-Odatv.com