FETÖ-1
VAKİT OLMADIĞI İÇİN SADECE ÖNEMLİ
OLAN KONULAR ANLATILACAKTIR.
--BİLEREK YAPILAN İHANET--
VAKİT OLMADIĞI İÇİN SADECE ÖNEMLİ
OLAN KONULAR ANLATILACAKTIR.
--BİLEREK YAPILAN İHANET--
-2005 Öncesi Chp Gülen İlişkisi: Chp Genel Sekreteri Kasım Gülek, CHP Dış İşleri Bakanı ve CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, İsmet İnönünden sonra 8 Yıl Chp Genel Başkanlığı Yapmış Bülent Ecevit'in Fetö Desteği için sayfasına bakınız(Kılıçdaroğlu>1965-2001) Ayrıca Fetö>Kimler Destekledi Sayfasından Destekleyen Atatürkçülere Bakabilirsiniz.
Yalan Ve İftira Atmadan Gerçekleri Gizlemeden....
FETÖYÜ DÜNYADA EN SON DESTEKLEMESİ GEREKEN 3 KİŞİ VEYA PARTİ MAALESEF FETÖYÜ DESTEKLEMİŞTİR...
1-KILIÇDAROĞLU VE CHP-KILIÇDARDĞLUNA BÖLCÜ DİYEN FETÖ
**Cihan haber ajansı, gazeteleri, televizyonları, haber siteleri ile ve binlerce haber sitesine gönderdikleri haberler ile 30-40 yıl 7/24 chp ve kılıçdaroğlunu kötülemelerine rağmen...
Batı Çalışma Gurubunun( 28 şubat irtica ile mücadele için kurulan birim) kılıçdaroğlunu da fişlemiş Bölücü(pkk) Kürt olduğunu,100'den fazla PKK ve TKLP'liyi kritik noktalara yerleştirdiği....belirten gizli belgeyi başbakanlığı vermişti. Bu belgeyi fetöcü bugün gazetesinden adem yavuz arslanın yayınlaması üzerine Kılıçdaroğlu Bugün Gazetesine ve başbakanlığa tazminat davası açması...(Kılıçdaroğlu bugüne açtığı davaya avukatı iştirak etmediği için kapanmış, başbakanlığa açtığı davayı ise gizli kalması gereken belge açığa çıktığı için kazanmıştır.)
(dw.com duvar habersol birgun haber7 t24)
Kılıçdaroğlu'nun Almanya da pkk'lılar ile polis çevirmesi üzerine yakalandığı ve evraklarının olduğunu bu haberleri kim servis ediyordu.
Babasının rüşvet almadan iş yapmadığını, dedesini eşkiya olduğu...Kundaktaki torunun sigortalı yaptığını ki bunu kendi de kabul etti...
Ergenekon davası dahilinde odatv dinlemelerinde kılıçdaroğlunun odatv yazarı ile yaptığı görüşme üzerinden tehdit edilmesi(2011)...Stv de ne konuştunuz açıklar mısınız denmesi...Kılıçdaroğlunun ben dedikodu yapmam demesi...Sevilay Yılman Programında açıklıyor...(youtube haber7)
2-MERAL AKŞENER
2008 Ergenekon ek klasörlerinde fetöcüler alçakça Akşenerin ismini de iftiralarına alet etmişler...Bunun üzerine odatv Akşeneri aramış...Akşenerde bu kişiler için(fetöcüler için)
‘Bu iftirayı, bu dokümanı hazırlayan her kimse, kimlerse; bu kişiler alçaktır, şerefsizdir, korkaktır, namussuzdur! demişti...(Alçak iftiraya alet olmamak için kaynak verilmemiştir.)
3-HDP: Fetöcüler yine haklı veya haksız yüzlerce kişiyi kck adı altında tutuklamış, plastik kelepçeler takıp servis etmişti....Hdp'lilerin tepkisini almıştı...
Sonra ne oldu...Fetöyü kötüleyen kim varsa...Fetönün yanında yer aldı...(İsa Gök Hariç)
Chp ve kılıçdaroğlu 17/25 aralıktan önce ve özellikle sonrasında cemaate yapılan tüm operasyonlara siper olmuş, cemaatin yanında yer almıştır. Şayet 17/25 aralık başarılı olmuş olsaydı...Komutanların hiçbiri dışarı çıkamayacak, binlerce insan daha tutuklanacak...Fetö yenilemiyecek şekilde tüm kurumlarda tamamen kadrolaşmış olacaktı...Özellikle Türker Ertürk Fetö konusunda onlarca kez Kılıçdaroğlunu ihanetle suçlamıştır. Bakınız>Kılıçdaroğlu>İhanetle Suçlayanlar>Türker Ertürk.
-2005: Yılında Chp'nin Fetö okullarının araştırılsın önergesi aynı kılıçdarogluna 2005 Önergesi sorulunca “Bir şeyin araştırılması onun mutlaka olumsuz sonuçlanacağı anlamına gelmez.” (Milliyet,06.12.2013)
2008'de CHP'nin Dinlendiği Ortay Çıkınca Fetöye F tipi Yapılanma Diyen Kılıçdaroğlu
2009 Bağımsız Millet Vekili Kamer Gencin Fetö Konuşması.(Bu konuşmayı Yapan Kamer Genç 17/25 Aralıktan 2 hafta önce kılıçdaroğlu ile birlikte abd ye gidip fetö yöneticileri ile görüşme yapmıştır.(Bir nevi 17/25 aralık için ittifak yapmıştır.) Kaynak:Hurriyet-Tıkla
PEKİ SONRA NE Mİ OLUYOR?ABD İSTEĞİ İLE FETÖ TARAFINDAN BAŞA GETİRELEN KILIÇDAROĞLU YAVAŞ YAVAŞ FETÖYÜ DESTEKLEMEYE BAŞLIYOR....
Onur Öymen ve Türker Ertürk Kılıçdaroğlunu Abd'nin getirdiğini defalarca anlattılar...Bakalım Halk Tv ne zaman silecek...
kaynaklar: youtube2 haber3 odatv ensonhaber
Turker Erturk Sayfasına Git
Fidal Okan Ve Sabri Uzun'un Kılıçdaroğluna Fetö Gerçeğini Anlattıktan Sonra Fetöye Karşı Çalışma Gurubunun Kurulması, Sonra Bu Grubun Kapatılarak Fetö İle Yakınlaşmaya Başlanması...(2010)
Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Ayhan Yalçınkaya'nın hazırlayıp sunduğu Gündem Özel programına katılan CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, Cemaat ile ilgili bomba açıklamalarda bulundu.
Cemaat'le ilgili yazdığı "İn" kitabıyla gündeme gelen Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'un 2010 yılında Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü belirten Kulkuloğlu, o görüşmede Hanefi Avcı'nın avukatı olan Fidel Okan'ın da Cemaat'in Türkiye'deki 52 kurum içindeki imam yapılanması hakkında detaylı bilgi verdiğini söyledi.
O dönemde Cemaat üzerinden yapılan operasyonların ve kurguların ortaya çıkarılması için CHP içinde bir çalışma grubu kurulduğunu belirten Kulkuloğlu, kendisinin de o grubun içinde olduğunu, ancak bazı sırların kendisiyle mezara gideceğini belirtti.
O toplantı sonrasında da Fidel Okan'la da dönem dönem görüştüklerini belirten Kulkuloğlu partisinin Cemaat'e tavır almasını isteyerek şöyle devam etti:
****"Ben partimden bu süreçte Cemaat'e karşı çok net bir tavır almasını bekliyor ve istiyorum. Bunu bütün kamuoyu önünde söylemekte bir beis görmüyorum.Çünkü o gün kendisine de verilen 52 tane kurumdaki imam yapılanması, bunların kademe kademe Türkiye'nin nerelerinde ve nasıl yetkiler kullandıkları... Türkiye'nin önündeki çok büyük bir tehlikedir. Tabii taşımam gereken birçok sır vardır. bunlar benimle beraber mezara gidecektir."(Görüşme 2010-Açıkalama 2015 Yılı)(odatv)
Hanefi Avcının Avukatı Fidal Okan Ve Fetö Hakkında İn Kitabını Yazan Eski Emniyet İstihbarat Başkanı Sabri Uzun Kılıçdaroğluna Fetö Gerçeğini Anlatıyor.(Konuşma 2010'da Gerçekleşiyor)
CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, Cemaat'le ilgili yazdığı "İn" kitabıyla gündeme gelen Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'un 2010 yılında Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü açıklamıştı. Kulkuloğlu, o görüşmede Hanefi Avcı'nın avukatı olan Fidel Okan'ın da Cemaat'in Türkiye'deki 52 kurum içindeki imam yapılanması hakkında detaylı bilgi verdiğini söylemişti.
Onlarda bunu bilip saygı duydular. Ancak ne olduysa çok kısa bir süre içerisinde oldu. Her şey tersine döndü. Kılıçdaroğlu daha o dönemde 360 derece dönüş yaptı. Bu dönüşün nedenlerini öğrendim. Ayrıntıları ile KULKULOĞLU yakın zamanda son ziyaretinde bana anlattı. Ancak Partisine ihanet eden adam olmamak için kamuoyu ile paylaşamayacağını söyledi. Anlattığı şeyler CHP’nin kaldırabileceği şeyler değil. Bende kalması konusunda sözümü aldığı için detaylara girmiyorum. Ancak bir gün konuşursa Kılıçdaroğlu’nun o koltukta duramayacağını iyi biliyorum."
'KILIÇDAROĞLU’NA GÜVENMİŞTİM'
Avukat Fidel Okan şunları yazdı:
"O dönem Cemaate karşı bir duruş sergileme noktasında olan Kılıçdaroğlu ile bir dizi görüşmeler yaptım. Bu görüşmelerin tamamında, CHP milletvekili Şevki Kulkuloğlu’da bulundu. Kılıçdaroğlu’na, Cemaatin devlet kurumlarını fiilen ele geçirdiğini, özellikle Emniyet ve Yargı da ki elemanları vasıtası ile çok büyük bir güç haline geldiğini detayları ile anlattım. Cemaatin imam yapılanmasını ve işleyişini, hangi kurumlarda ne kadar etkin olduklarını tek tek ifade ettim. Kılıçdaroğlu’na güvenmiştim. Güvenmek zorundaydım. Ben CHP’li olmamama, hatta tam tersi siyasi görüş olan, AK Partiye yakın olamama rağmen, Devleti fiilen Cemaate teslim etmiş olmaları nedeniyle zorunlu bir işbirliği içerisindeydik.
Onlarda bunu bilip saygı duydular. Ancak ne olduysa çok kısa bir süre içerisinde oldu. Her şey tersine döndü. Kılıçdaroğlu daha o dönemde 360 derece dönüş yaptı. Bu dönüşün nedenlerini öğrendim. Ayrıntıları ile KULKULOĞLU yakın zamanda son ziyaretinde bana anlattı. Ancak Partisine ihanet eden adam olmamak için kamuoyu ile paylaşamayacağını söyledi. Anlattığı şeyler CHP’nin kaldırabileceği şeyler değil. Bende kalması konusunda sözümü aldığı için detaylara girmiyorum. Ancak bir gün konuşursa Kılıçdaroğlu’nun o koltukta duramayacağını iyi biliyorum."
İşte Avukat Fidel Okan'ın yazısının tam metni:
KILIÇDAROĞLU’NA GÜVENELİM Mİ?
Türkiye’de kaç kişi farkında bilmiyorum ama, 7 Haziran seçimlerinin sonucu, Paralel Yapı ile yürütülen mücadeleyi doğrudan etkileyecek. Uzun yıllardır devlet içinde çöreklenen, özellikle Yargı ve Emniyet Teşkilatı içerisinde oldukça güçlenen örgüt, Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü iradesi sayesinde ilk kez gerileme dönemine girdi. Devlet içerisinde devlet olan bu illegal yapı, aldığı darbelerin etkisi ile strateji değişikliğine giderek enerjisinin büyük bölümünü seçim sürecine ayırmaya başladı. Örgütün ilk hedefinin, Ak Parti Hükümetini tek başına iktidar koltuğundan etmek veya iktidarın sayısal çoğunluğunu geriletmek suretiyle güçsüz bir iktidar yaratarak , kendisine karşı yürütülen mücadelenin azmini kırıp yeniden yükselişe geçeceği bir dönem yaratmak olarak görülüyor.
Cemaat Medyası; örgütün stratejileri doğrultusunda ve seçim sürecinde, Ak Parti aleyhinde ne kadar argüman varsa bunları şişirerek okuyucusuna sunuyor. Hem CHP lehine propaganda yapıyor, hem MHP’yi ön plana taşımaya çalışıyor, hemde başından sonuna karşı olduğu çözüm sürecinin en önemli aktörü HDP’ye oylarının bir kısmını yönlendirecek yayınlar yapıyor. Ak Partiden kopacak her oyun kendisi açısından çok önemli olduğunu çok iyi bildiğinden, SP-BBP ittifakını sürekli gündemde tutarak Ak Partideki muhafazakar oyların bir bölümünü buraya kaydırmaya çalışıyor. Yapıyı çok iyi bilen biri olarak şunu çok net ifade etmem gerekir ki, amaca giden her yol mubahtır anlayışı ile hareket eden olan örgütün hiçbir ilkesi yok. Destek verdiği herhangi bir oluşumda bir ışık göremezse anında satışa geçerek tüm desteğini çekiyor. Ak Partinin en önemli brütüsleri olan İdris’ler olayı bunun en bariz örneğidir. Algı yönetiminde o kadar başarılar ki, ilkesiz tüm davranışlarını profesyonelce ve kamuflajla gerçekleştiriyorlar. Masum halk kitlesinin farkında olmadığı bu davranışları, ancak süreci çok iyi analiz edenler görebiliyor.
TÜRKİYE’Yİ NELER BEKLİYOR?
Önce sizi 5 yıl öncesine götürerek ilk kez açıklayacağım bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. 2010 yılı bilindiği gibi Cemaatin, ülkede gücünün zirve yaptığı bir yıldır. Her türlü hukuksuzluğun alenen milletin gözü önünde cereyan ettiği bu dönem, bana göre korkaklığın ve alçaklığında nirvana’sını gördüğümüz bir dönem olmuştur. Cemaat bir taraftan nihai hedefini gerçekleştirmek için ülkede operasyon üzerine operasyon yaparken, diğer yandan bireysel olarak hedefe koyduğu ve kendisine tehdit olarak gördüğü üst düzey emniyet müdürlerini çeşitli komplolarla içeri almıştı. Başta Hanefi Avcı olmak üzere bir çok üst düzey emniyet müdürünün avukatı olarak görev yapmışsam da, aslında amacım avukatlık değil bu kişilerden elde edilen bilgileri derleyip toparlayıp ülke lehine kullanmak olmuştu. Cemaatin Başbakan Erdoğan’a yönelik çok ciddi bir tavır içerisine gireceğini o dönem öğrenmiştik. Aslında birkaç kez Avcı’da,cezaevinde bu manada açıklama yapmış, ancak bu açıklamalar hiçbir yerde yayınlanmamıştı. Gene avukatı olduğum eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’de Avcı’nın söylediklerini aynen teyid ediyordu. İlerleyen dönemlerde çatışmanın kaçınılmaz olacağını vurgulayan bir başka isimde sürekli fikir alışverişinde bulunduğum Eski İstihbarat Daire Başkanı Emin Aslan’dı. İşin özü Cemaatin, Erdoğan’sız bir Ak Parti projesi bu yıllara dayanıyordu. Her kurumu zaten ele geçirmiş olan Cemaat, bazen söz geçiremediği/kandıramadığı Erdoğan yerine kendi Başbakanı’nı çıkarmak istiyordu.
Elde ki verileri bir süzgeçten geçirerek, o dönem Cemaate karşı bir duruş sergileme noktasında olan Kılıçdaroğlu ile bir dizi görüşmeler yaptım. Bu görüşmelerin tamamında, CHP milletvekili Şevki Kulkuloğlu’da bulundu. Kılıçdaroğlu’na, Cemaatin devlet kurumlarını fiilen ele geçirdiğini, özellikle Emniyet ve Yargı da ki elemanları vasıtası ile çok büyük bir güç haline geldiğini detayları ile anlattım. Cemaatin imam yapılanmasını ve işleyişini, hangi kurumlarda ne kadar etkin olduklarını tek tek ifade ettim. Kendisine; özellikle yapılan operasyonlar konusunda, Başbakan Erdoğan’ı hedef almaması gerektiğini, bu şekilde davrandığında Cemaatin, arka planda daha çok güçlendiğini, Cemaate ve devlet içerisinde ki yapılanmasına karşı çok ciddi bir söylem gerçekleştirdiği takdirde, zaten kaçınılması mümkün olmayan Cemaat/Erdoğan savaşı başladığında tüm ülkenin kendisinin ve CHP’nin haklılığını göreceğini ve bu şekilde davranması halinde partisini iktidara taşıyabileceğini söyledim. Kılıçdaroğlu bütün konuşmaları son derece dikkatle dinliyor,Kulkuloğlu’na not tutturuyor, zaman zaman sorularla meseleyi daha çok açıyordu. Bu görüşmeler sonrasında, CHP’de Cemaate karşı bir çalışma grubu kuruldu. Seçim dönemi yaklaştığında partiye bizzat Kılıçdaroğlu tarafından, Emine Ülker Tarhan’da davet edilmişti. Tarhan’la da bu vesile ile tanıştım. Hatta sonrasında o dönem görevde olan bir emniyet müdürü ile ofisimde Cemaatin geldiği noktayı daha iyi anlayabilmesi için bir görüşme yaptırdım. Aslında her şey çok iyi gidiyordu. Aynı dönemde Kılıçdaroğlu, Cemaatin Yayın organı olan Samanyolu Tv ye çıkarak, bu kanalda Cemaaat’in bütün basın kuruluşlarını yerden yere vuruyordu.
Kılıçdaroğlu’na güvenmiştim. Güvenmek zorundaydım. Ben CHP’li olmamama, hatta tam tersi siyasi görüş olan, AK Partiye yakın olamama rağmen, Devleti fiilen Cemaate teslim etmiş olmaları nedeniyle zorunlu bir işbirliği içerisindeydik. Onlarda bunu bilip saygı duydular. Ancak ne olduysa çok kısa bir süre içerisinde oldu. Her şey tersine döndü. Kılıçdaroğlu daha o dönemde 360 derece dönüş yaptı. Bu dönüşün nedenlerini öğrendim. Ayrıntıları ile KULKULOĞLU yakın zamanda son ziyaretinde bana anlattı. Ancak Partisine ihanet eden adam olmamak için kamuoyu ile paylaşamayacağını söyledi. Anlattığı şeyler CHP’nin kaldırabileceği şeyler değil. Bende kalması konusunda sözümü aldığı için detaylara girmiyorum. Ancak bir gün konuşursa Kılıçdaroğlu’nun o koltukta duramayacağını iyi biliyorum.
PEKİ NE OLDU?
Aynen 2010 yılında anlattığımız gibi, Cemaat 17/25 Aralık Yargısal Darbe girişimi ile Erdoğan’ı hedef aldı. Kılıçdaroğlu ise Cemaatle yaptığı ittifak nedeniyle meseleyi salt yolsuzluk boyutu ile değerlendirdi. Cemaatin Savcılarını, kahraman ilan etti. Bu operasyonlar sonucunda hükümetin düşeceğini büyük bir seçim mağlubiyeti yaşatacağını düşündü. Ancak 30 Mart seçimlerinde boyunun ölçüsünü aldı. Erdoğan, Cemaat konusunda ki hata ve yanlışlarını kabul ederek milletten özür diledi. “İşte Erdoğan bu nedenle çok seviliyor”. Kılıçdaroğlu ise biraz vizyon sahibi olsaydı. 2010 yılında başladığı o çizgiyi korusaydı. Cemaate ve devlet içerisindeki yapılanmasına karşı söylemlerini gerçekleştirseydi. O dönemki Silivri toplama kampının asıl sahibi olan Cemaati işaret etseydi. 17/25 Aralık yaşandığında ilk grup konuşmasında babacan bir tavırla “Hiç kimse benim ülkemde, demokrasi dışı yollarla hükümetimi dize getiremez, siyaseti dizayn edemez” deseydi. İşte ozaman şu an ki tablo çok farklı olabilirdi. Elbette 17/25 Aralık konusunda istediği eleştiriyi yapma hakkına sahipti. Ancak bunu yaparken,bir taraftan başbakana bu yargısal darbe girişimi ile sahip çıkıp kendi haklılığını vurgulayıp, diğer yandan siyaseten yolsuzluklar konusunda her türlü söylemi gerçekleştirebilirdi. Hükümeti, bu Cemaat yapılanmasının ülkeyi ele geçirmesi konusunda sorumsuzlukla suçlayabilirdi. Devletin, her kurumunun başında olan bu imam yapılanmasının, hükümetin bilgisi olmadan yapılamayacağını anlatabilirdi. Kısacası içinde bulunduğumuz mevcut durumun sorumlusunun hem Cemaat, hemde ona bir zamanlar devletin en önemli kurumlarını açık bir şekilde teslim etmiş olan AK Parti Hükümeti olduğunu ilan edebilirdi. İşte, bu şekilde bir siyaset gerçekleştirmiş olsaydı. Bu ülkede yaşayan aklı başında ki her vatandaş,Kılıçdaroğlu’nu takdir ederdi. Hükümet ise Kılıçdaroğlu’nun bu söylemleri karşısında en küçük bir savunma yapamaz, Kııçdaroğlu’nu ve CHP’yi kimse suçlayamazdı.
Gelinen noktada ise; bütün bunları yapmayıp, birde üstüne Cemaatle ittifak yapınca, ülkenin hükümeti tarafından Silahlı Terör Örgütü olduğu şeklinde yaftalanan bu yapının piyonu durumuna düştü. Her yolsuzluk söyleminde, medyanın bir bölümü CHP/Paralel Yapı ortaklığı haberleri yaparak karşılık verdi. Hükümet üyeleri çok açık bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun iplerinin Pensilvanya’da olduğu şeklinde beyanlarda bulundu. Kılıçdaroğlu yaptığı yanlışlarla, hem kendisini,hemde partisini bir suç örgütünün ortağı pozisyonuna böylece sokmuş oldu.
Seçim sürecine girilirken 17/25 Aralık meselesine mümkün mertebe, korkudan giremeyen ve girdiğinde haklı olarak Paralel Yapı ortaklığı ile vurulan Kılıçdaroğlu, şimdilerde yeni söylemlerle oy toplamaya çalışıyor.
Yeni dönemde içine Haydar Baş kaçmış bir Kılıçdaroğlu ile karşı karşıyayız. Asla iktidar olamayacağını bildiği için uçuk-kaçık söylemlerle oy avcılığı yapmaya çalışıyor. Ülkeye bir gelecek vaad ettiğini söylüyor, fakat Paralel Yapı iddiaları ile adeta dalga geçiyor. Ortada kuyu var yandan geç, fazla takılma meydanda siyaseti ile coştukça coşuyor. Kabul etmediği cılız bir iddia olarak gördüğü Paralel Yapı ve çözüm süreci konusunda da doğru düzgün bir söylemde bulunmuyor. Seçmenlere hayal satarak siyaset yapıyor. İşte ben bu nedenle Kılıçdaroğlu’naartık güvenmiyorum. Başbakan olabilmek için bu ülkenin gördüğü en tehlikeli yapının kucağına düşmüş olan adama sizde güvenmeyin diyorum…
Odatv.com link
2011: Kılıçdaroğlu'nun fetönün anlatıldığı hanefi avcının kitabını okumaya başlaması,odatv yazarlarını takipetmesi (milliyet odatv radikal-vatan)(radikal-gunhaber)
*Tabii, Türkiye farklılıklar ülkesi ve Türkiye bir ironi ülkesi, hayatımız ironi. Gazeteci Ahmet Şık, tutuklu. Neden bu şahsı biliyoruz? Çünkü bu şahıs Nokta dergisinde, şu anda Silivri'de yargılaması süren büyük bir olayın aslında ifşasını yaratan, bunu dergiye yazan, o Özden Örnek'in darbe günlüklerini yayınlayan gazeteci. Ama gel gör ki, bu gazeteci şu anda bir kitap yazmak istiyor. Kitap "İmamın Ordusu" isimli. Bu kitapta, emniyet teşkilatı içinde örgütlenen Fethullah Gülen cemaatinin, cemaat, tarikat, çete, ne derseniz deyin ama hayırlı hiçbir kelimeyi kullanamazsınız, olumlu tek bir kelimeyi Fethullah Gülen adından sonra kullanamazsınız. Böyle bir yapılanma içerisinde emniyet…
Şimdi bu Fethullah Gülen emniyet teşkilatına sızıyor, her birime giriyor, ama her birime, istihbarata, KOM'a, her yere giriyor ve bir gazeteci, araştırmacı bir gazeteci, bu teşkilatı, emniyet teşkilatı içindeki Fethullahçı yapılanmayı deşifre ediyor, isim isim, makam makam buluyor. Kitap yazmak istiyor. Başına ne geliyor? Tutuklanıyor ve bir savcı olduğu beyan edilen bir isim var Zekeriya Öz, önünde bir "savcı" ibaresi var, o hâlâ kuşkulu bir ibare, bu savcı olduğu beyan edilen arkadaşımız bir karar veriyor.
Derken, Zekeriya Öz mahkemeden karar alıyor. O yazılan kitap var ya, kitabı toplatın, kitap yayımlanmasın; yetmiyor, kitabı yayımlayanı tutuklayalım; yetmiyor, nüshalarını bulun nüshalarını, mahkemeye başvuruyor. Emniyet teşkilatı, Silivri'deki hâkimi, savcısı bir araya gelmişler, henüz basılmayan kitabın nüshaları ev ev aranıyor, bilgisayar bilgisayar. Kitap neşredilmemiş, kitabın bir yayınevi var İthaki, basmak istiyor, daha basmış değil. Kitabın editörü var Ahmet Öz "Daha basacağımız belli değil ki." diyor. "Daha biz kitabı yeni incelemeye başladık, belki de basmayacağız." diyor. Olmaz, editörü de basılıyor, evi, iş yeri. Radikal yazarı var Ertuğrul Mavioğlu, onda bir nüshası var deniliyor, okuması için, incelemesi için, gazeteci ya. İş yeri basılıyor. Neden? Bu kitap Salman Rüşdi'nin Şeytan Ayetleri sanki. Bulunacak. Emir verildi. Neden? Çünkü emniyet teşkilatında Fethullah Gülen çetesinin deşifresi yapılıyor. Elhak, bunlar yok edilecek. Belki de bundan sonra yargı içindeki Fethullah Gülen çetesinin deşifresi olacaktı, savcılığa yansıyacaktı, yani bir yerden birilerine batacaktı; batmadan, adamı batırdılar, Ahmet Şık cezaevinde. Ne bu adamın günahı? Siyaseten aynı düşünmem, yazdıklarını okumam, farklı düşünürüm ama bir gerçek var, bir gazeteci… Sizin bugün "Haydi, Libya'ya asker gönderelim." dediğiniz Libya'nın basın özgürlüğü Türkiye Cumhuriyeti'nden daha üst seviyede.
kaynak1 kaynak2
Kılıçdaroğlu Fetöye Çete Diyen İsa Göke Sahip Çıkmıyor...
--CHP'de "Fethullahçı Çete" Karmaşası(25.03.2011)Sol-Haber
14 Şubat 2011 sabahı Odatv'ye Ergenekon baskını olmasının ardından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu "Hiçbir şey tesadüf değildir. Rahmetli İnönü'nün bir sözü vardır, ‘Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz’ diye. Her şey önceden biliniyor, planlanıyor. Siyasallaşan yargı, bu tür operasyonların önünü açıyor” demiş ancak Kılıçdaroğlu ve kurmayları aynı gün Zaman gazetesini ziyaret etmişti.
Zaman gazetesi ise o gün, her gün yaptığı gibi, Kılıçdaroğlu'nun "eşkiyalık" dediği baskını savunmakla uğraşıyordu.
Kılıçdaroğlu: Türkçe Olimpiyatları güzel bir etkinlik, Zaman entelektüel gazete!
Genel Başkan olmasının ardından Zaman gazetesinden Mustafa Ünal ile parti genel merkezinde görüşen Kemal Kılıçdaroğlu, "Zaman gazetesini her gün dikkatle okuduğunu ve tirajından haberdar olduğunu" belirtmiş ve Zaman gazetesinin haber ve yorumlarıyla 'Sağdan entelektüel çıkmaz' anlayışını yıktığını söylemişti.
Ünal Kılıçdaroğlu'na Gülen cemaati tarafından organize edilen Türkçe Olimpiyatları’nı sormuş ve “Güzel bir etkinlikti. Türkçenin evrensel dil olmasına büyük katkı sağlıyor” yanıtını almıştı. (habersol)
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, gazeteci yazar Ahmet Şık'ın İmamın Ordusu isimli basılmamış kitabının imha edilmesi operasyonu ile ilgili Meclis'te Gülen cemaatini eleştiren bir konuşma yaptı. “Fethullah Gülen'in emniyet teşkilatında örgütlendiğini ve araştırmacı bir gazetecinin emniyet teşkilatı içindeki Fethullahçı yapılanmayı deşifre ettiğini” belirten Gök "Belki bundan sonra yargıdaki Fethullahçı çeteni deşifresi olacaktı" dedi.
İsa Gök'ün "çete" dediği Gülen cemaati hakkında ise CHP yönetiminin şimdiye kadar aldığı tavır ise oldukça farklı.
CHP'nin parti eğitmeni bir Gülen hayranı
Son CHP kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Parti Meclisi üyesi yapılan ilahiyatçı Dr. Muhammed Çakmak, PM üyesi olmasının ardından verdiği bir röportajda Gülen'i öve öve bitirememişti. Elazığlı Halidi Nakşibendi şeyhi Halit Hoca'nın torunu olan, daha önceden AKP'den milletvekili aday adayı da olan ve bir dönem Mehmet Ağar'ın danışmanlığını yapan Muhammed Çakmak, verdiği röportajda Fethullah Gülen ile ilgili şöyle konuşmuştu:
“Fethullah Hoca Türkiye'de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adam. Fakir halkın çocuklarının okuması için sonsuz gayret gösteren biri. İyi şeyler yapıyor. İnsanlar mesailerini, paralarını bireysel dünyanın görkemlerine harcarken, Fethullah Hoca Türkiye'nin ve dünyanın her yerinde okullar açıyor. Önce eğitime hizmet veren herkesi sonsuz saygıyla selamlıyorum. Fethullah Hoca, Türk toplumunun temel değer sistemine ve milletin, devletin daha da güçlenmesine katkı yapan bir kişidir. Saygıyla izliyoruz.”
Çakmak, “Cemaatin güçlenmesinin ardında ABD var, yorumuna katılıyor musunuz?” sorusuna ise şu yanıtı vermişti:
“Bunlar klasik eski Marksist jargona dair, geri kalmış kafaların ürünü olan söylemler. Komik şeyler. Türkiye'de Karl Marks anlaşılsaydı sol bu kadar sefil duruma düşmezdi. Ben Marks'ın yabancılaşma kavramını okuduğumda sarsılmıştım.”
15 Şubat tarihinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, ilahiyatçı Muhammed Çakmak'ın partililere "din sosyolojisi eğitimi" vereceğini açıkladı.
--Haber Sol-CHP'de Gülen'i Eleştirmek Yasak!(01.04.2011)--
"Parlamento'daki tartışmaların belli kişiler hedef alınarak eleştirilmesini doğru bulmuyorum. Orada (Meclis'te) iktidar partisinin icraatları eleştirilir."
Kılıçdaroğlu, İmamın Ordusu kitabının dün internetten yayınlanmasına ilişkin sorulara da kitapta cemaat hakkında dile getirilmiş gerçeklerden bahsetmek yerine Cumhurbaşkanı Gül'ün "10 bin satacak kitap şimdi 100 satılacak" sözlerini hatırlatarak yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "sanırım en güzel yanıtı Sayın Cumhurbaşkanı verdi" dedi. (haber-sol)
25 Mart Cuma günü Meclis'te bir konuşma yapan CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, gazeteci yazar Ahmet Şık'ın İmamın Ordusu isimli basılmamış kitabının imha edilmesi operasyonu ile ilgili “Fethullah Gülen'in emniyet teşkilatında örgütlendiğini ve araştırmacı bir gazetecinin emniyet teşkilatı içindeki Fethullahçı yapılanmayı deşifre ettiğini” belirtmiş ve "Belki bundan sonra yargıdaki Fethullahçı çeteni deşifresi olacaktı" demişti.
İsa Gök'ün sözlerine o gün AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ sert tepki göstermiş ve Meclis kürsüsünden Fethullah Gülen'e övgüler düzerek "Gülen kıymetli bir değerdir" demişti. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da İsa Gök'ün sözlerini "densizlik" olarak değerlendirerek kızmıştı.
İki gün önce de Meclis Genel Kurulu’nda konuşan İsa Gök “Bu ülkede milletvekili dokunulmazlığı hikaye, bir tek dokunulmaz var. Fethullah Gülen dokunulmazlığı, dokunan yanar. Bütün ülkelerde Gülen’in okullarındaki öğretmenler görevlerinden alınıyor. Çünkü ajanlık faaliyetleri ortaya çıkıyor. Benim dinimi birilerinin tarikatına göre yorumlatmaya çalışmayın. Prof. Zekeriya Beyaz’dan ne istiyorsunuz?” demişti.
İsa Gök'e bir eleştiri de partisinin genel başkanından geldi. Gazetelerin ekonomi yazarları ile yaptığı toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 'yeni CHP'de artık, tıpkı laiklikten bahsetmek gibi, Gülen cemaatini eleştirmenin de yasak olduğunu söylemiş oldu.
CHP'de Gülen cemaati konusunda birbiriyle çelişen tutumlara ilişkin haberimiz için: CHP'de "Fethullahçı çete" karmaşası
Kılıçdaroğlu, İsa Gök'ün Gülen cemaati ile ilgili sözlerini şöyle eleştirdi:
"Parlamento'daki tartışmaların belli kişiler hedef alınarak eleştirilmesini doğru bulmuyorum. Orada (Meclis'te) iktidar partisinin icraatları eleştirilir."
Kılıçdaroğlu, İmamın Ordusu kitabının dün internetten yayınlanmasına ilişkin sorulara da kitapta cemaat hakkında dile getirilmiş gerçeklerden bahsetmek yerine Cumhurbaşkanı Gül'ün "10 bin satacak kitap şimdi 100 satılacak" sözlerini hatırlatarak yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "sanırım en güzel yanıtı Sayın Cumhurbaşkanı verdi" dedi.(soL - Haber Merkezi)
Kaynak2 (youtube videosu silinirse) (tarih 2011?)
25.01.2012-Cnntürk Hande Fırat-Kemal Kılıçdaroğlu
Yargıda Kardolaşma Var Diyemem...
-Hande Fırat'ın yargı içindeki "cemaat yapılanması" iddialarını da sorduğu Kılıçdaroğlu,
"Yargı içinde şöyle böyle kadrolaşma vardır demeyi doğru bulmuyorum. Yargıçların verdiği kararın kamu vicdanını örselememesi lazım. Bizim yapmamız gereken, hukuk fakültelerinden başlayarak bu sürecin ele alınmasıdır. İkincisi, sınavların objektif yapılması lazım. Sadece sizinle aynı dünya görüşünü savunanları yargıç alıyorsunuz. Sınav yapıyorsunuz, ilk 20'ye girenlerin 16'sını eliyorsunuz. Buna sınav mı denir?" diye konuştu.
*Adalet Bakanı Sadul Ergin'e dönük eleştirilerini sürdüren Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:(Chp Ankara MV Adayı :))
"Bizim bütün eleştirilerimize baksınlar. Adalet Bakanına şunu sormak isterim; onun telefonları yasa dışı dinlense, onun telefonları yasaya göre imha edilmeyip alınıp bir davanın ekine konulsa acaba bakan ne yapar? Benim için yapıldı, ben suç duyurusunda bulundum. Bana verilen yanıt ne? Sadullah Ergin imzalı olarak verilen yanıtta 'Savcının yükü çok yoğunmuş, imha edememiş...' Bu soruya yanıt vermeyen bir Adalet Bakanının ciddiyetine güvenebilir misiniz?"
26.01.2012-Kemal Kılıçdaroğlunun Abd Deki Fetöcü Yöneticileri Kabul Etmesi
Chp Bu görüşmenin Kayıtlarını http://arsiv.chp.org.tr/?p=58880 sayfasından neden sildi?
Geride bıraktığımız hafta CHP genel merkezi’nde Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilginç ziyaretçileri vardı. Kılıçdaroğlu, Fethullah Gülen’in Amerika’da kurduğu organizasyonun temsilcilerini partisinde ağırladı. Rastlantı mıdır bilinmez; bu görüşme, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “ 'yargıda cemaat kadrolaşması var’ diyemem” sözlerinin bir gün sonrasında gerçekleşti.
-Kılıçdaroğlu'nu ziyaret eden heyetteki diğer kişi Furkan Koşar. Cemaatin, New York’taki Brooklyn Amity School isimli okulunun müdürü olan Koşar, heyette Türk-Amerikan Dernekleri Konseyi Başkanı sıfatıyla yer aldı. Türk-Amerikan Dernekleri Konseyi, 2010 yılında Amerika'daki Türklerin örgütlendiği ATAA adlı kuruluşa alternatif olarak Fethullahçıların kurduğu ATAF'ın bünyesindeki bir kuruluş.
Heyetteki Özkur Yıldız, cemaatin Arizona eylaetinde Daisy Eğitim Şirketi adı altında iş yapan ve Sonoran Bilim Akademisine bağlı 5 okulun müdürlüğünü yapıyor.
Turkuaz Konseyi Başkan Yardımcısı Cemil Teber de cemaat adına Amerika’da çalışıyor. Teber, Fethullah Gülen’i takdir tasarısı olarak bilinen Teksas senatosundan geçmesi için lobi faaliyetleri yapanlardan biriydi.
Kaynaklar(egeninsesi haberler.com sondakika milliyet tweet1 tweet2)Bu haberi ilk ulusal kanal yayınlamıştı.
odatv:Taa Nedir=Fethullah Gülen’in onursal başkanı olduğu ABD’deki Cemaat kuruluşlarını çatısı altında toplayan Türki Amerikan Birliği Türkiye’de son yaşananlar hakkında bir bildiri yayınladı.=Cemaatin ABD'de etkin sivil toplum kuruluşlarından Türk Amerikan Birliği'nin (TAA)oda1 odatv2
21.04.2012-Kılıçdaroğlu Habertürk Didem Arslan Tv programı+++++("Gülen'le Görüşmedim Ama İsterse Görüşürüm")
Sipiker, "Poliste veya yargıda camiamın hakim olduğuna dair görüşler var, size böyle bir rapor geldi mi? Poliste veya yargıda böyle bir örgütlenme var mı" sorusu üzerine de şu cevabı verdi:
"Elimizde böyle bir veri yok. Ben bir belge görmeden anlatımlardan yola çıkamam... Benim bir şeyi dillendirmem için bir kaynak, bir belge olması lazım."
-CHP lideri Fethullah Gülen'in Türkiye'ye dönmesine ilişkinse "Bu onun tercihi, ister döner ister dönmez. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı. ABD'de oturma hakkını kazanmışsa ister ABD'de oturur ister Türkiye'de" şeklinde konuştu.
Fethullah Gülen'le şimdiye kadar bir görüşmesi olmadığını belirten Kılıçdaroğlu,"Görüşür müsünüz" sorusunu şöyle cevapladı:
"Özel bir talebim sözkonusu olmaz. Ama Türkiye'ye gelip ben CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmek istiyorum derse görüşebiliriz. Ama hiç görüşmedim."
Kılıçdaroğlu 2008'de Kendisine Bölücü Diyen Adem Yavuz Arslanı Mahkemeye Verdiğini Unutmuş
Fetö Okullarını Geziyor.
25.04.2012- Kılıçdaroğlu’nun Bosna Hersek ziyaretini FETÖ organize etmiş
Adem Yavuz Arslan
-Kılıçdaroğlu’nun 25-26 Nisan 2012 tarihlerinde gerçekleştirdiği Bosna Hersek ziyaretinde, FETÖ’nün oldukça önemli bir ismini yanından ayırmadığı ortaya çıktı. FETÖ’nün firari isimlerinden Adem Yavuz Arslan’ın, Bosna Hersek seyahatinde uçakta Kılıçdaroğlu’nun hemen yanında oturduğu görülüyor. Ayrıca FETÖ’ye bağlı “Fidan Tour” tarafından düzenlenen gezide, Kılıçdaroğlu’nun FETÖ okullarında okuyan çocuklar tarafından karşılandığı göze çarpıyor.
-FETÖ’nün Bosna Hersek’teki gazetes Novo Vrijeme (Yeni Zaman) Genel Yayın Yönetmeni Orhan Hacagiç de her adımda Kılıçdaroğlu’nun yanında yer aldı. (haberler.com aksam fetögercekleri1 fetögercekleri2)
-20.07.2012-CNN Türk'te Enver Aysever'in Aykırı Sorular-
Kılıçdaroğlunun Fetöye Laf Söylememek İçin Gösterdiği Çaba
Not:Kamer Genç, İsa Gök, Fidal Okan, Sabri Ok, Türker Ertürk...Hepsi fetö hakkında detaylı bilgi vermesine rağmen, fetö kendisine bölücü demiş, ses kayıtları ile tehdit etmiş...Hala Cemaate laf söylememek için tüm çabayı sarf ediyor.
-Soru-136:10-42:03:Size gelen eleştiri şu...Chp tintang düşünce çalışmalarıyla kimi isimler partiye katıldı. Bunlardan bir tanesi ilahiyatçı Muhammed çakmak...Bu kişilerin Farklı ideolijik eksenden gelmesi ...ve chp nin çizgisi dışında olduğu söylendi ve en temel mesela hem cemaatlere selam çakıyorlar hemde atatürkçüyüz diyorlar böyle şey olur mu?..Chp nin gülen cematiyle mesafsi nedir chp ve cemaat ilişkisi nasıl yorumlanmalıdır...
--Cevap-Kılıçdaroğlu: Atatürke dine yaklaşımınIlatıyor...dini siyasete alet etmiyoruz......kişiler bir araya gelirler kendi inaçlarını ibadetlerini yerine getirebilirler...bunların adı cemaat olabilir topluluk olabilir başka birşey olabilir biz onlara karışmıyoruz, onlara saygı duyarız...müslüman guruplar arasında laiklik olduğundan çatışma yok...insanlar bir arada huzur içindeler...huzuru bozan kimdir siyasetçilerdir, oy kapmak için inançlarını sömürürler...biz eğer bu ülkede gerçek anlamda birliği bütünlüğ sağlamk istiyorsak....inaçları siyasete alet etmemiz lazım,inaçlara saygılıyız dedim,..inaçlar ve cemaatler siyasete karışmamak kaydıyla...
Soru:Peki gülen cemaatinin siyasette bir aktör olduğunu düşünüyormusunuz?Bu mit meselesinde mesela cemaatle akp nin karşı karşıya geldiği söyleniyor?
Cevap-Kılıçdaroğlu: Elimizde veri yok, biz de gazetelerde okuyoruz yani elimizde veriyok, ama Biz kesinlikle o süreç içinde yargıya müdahale edildiğini onun doğru olmadığını eğer abd devlet başkanı gidip savcıya ifade veriyorsa bizdede bir bürokrak gidip ifade vermeli.Bunu engelleyecek mekanizmaları niye hemen süratle perlomentoya getiriyorsunuz.Hem yargıya müdahale edilmesin deniyor hem benim adamım yargılanıyor ben onun için kanun çıkarayım yargılanmasın deniyor bu çifte standart doğru değil bu toplum buçifte standartı görmek zorundadır.
--Muhammet Çakmağın Fetö Övgüleri--Enver Ayseverin Üzerinde Durduğu Konuşmalar--
-21.12.2010 Konuşması: Fethullah Hoca Türkiye'de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adam., saygıyla selamlıyorum...
-22.12.2010: CHP'de 'Fethullah Gülen' çatlağı!Çakmak’ın PM’ye alınması konusundaki “takdirin” Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu
22.08.2012: Dolayısıyla Gülen hareketi önemli ve yetişmiş insan potansiyelini Türkiye'ye kazandırmıştır ki bu da Türkiye'nin gücüdür. Türkiye'nin bir büyük gelecek projesidir. Dolayısıyla Gülen hareketini Türkiye'de yanlış bir yere koymanın büyük vicdansızlık olduğunu düşünüyorum......
-Kılıçdaroğlu, daha sonra danışmanları arasına, DYP Genel Başkanlığı döneminde Mehmet Ağar'ın din ve tarikatlar konusunda danışmanlığını yapan Muhammed Çakmak'ı ekledi. (aksam internethaber cumhuriyet ensonhaber)
KILIÇDAROĞLU NAZLI ÇELİK-GÜLEN İLE GÖRÜŞTÜNÜZ MÜ?(05.03.2014)
CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Star televizyonu Haber Genel Yayın Yönetmeni ve sunucusu Nazlı Çelik'e konuştu.
NAZLI ÇELİK: Başbakan sizi bu konuda, sık sık suçluyor ve eleştiriyor. CHP, Gülen cemaatiyle işbirliği yapmaktadır diyor. Mesela siz hiç Fethullah Gülen ile görüştünüz mü?
KEMAL KILIÇDAROĞLU: Hayır efendim, görüşmedim.
NAZLI ÇELİK: Partinizden herhangi bir vekiliniz, kurmaylarınız?
KEMAL KILIÇDAROĞLU: Sormadım, görüşen olabilir, olmayabilir sormadım... Gidip de milletvekillerini çağırıp tek tek siz gidip görüştünüz mü diye.. Çok saçma bir şey bu... Ama bazı milletvekili arkadaşlarım, Gülen hastanede yattı galiba bir dönem, telefon edip geçmiş olsun dediklerini biliyorum.
NAZLI ÇELİK: Gülen cemaatinin de sıkça adaylarınızı, özellikle Ankara ve İstanbul'da desteklediği yönünde birtakım sözler var.. Siz cemaatin desteğini hissediyor musunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU: Biz bütün yurttaşlarımızdan oy istiyoruz temiz Türkiye için.. Kim oy verirse başımız üstünde yeri var... Ben bütün yurttaşlardan oy istiyorum. Cemaatçiden isterim, vatandaşlardan da isterim, diğer partilere oy veren vatandaşlardan da isterim, neden istemeyeyim? (posta.com)